18 Kasım 2017 Cumartesi

dünyanın dönüşüne koşarak yetişebilecek kadar güçlü bedenim
ama ruhum
annemi sancılar içinde yatağında görmeyi kaldıracak kudrete sahip değil
tanrım, konuyu sen de bilmiyorsun galiba
anlatayım
ne olur tut annemin elinden, bu gece bir şekilde karşısında belir

her şeyin ilacı denilen zaman
benim kaburgalarımı bir yerlerimden söküp, elime veriyor
bileklerim kolay bükülmez, ama kaburgalarımı taşıyacak kadar güçlü değil
soluduğum tütün yetmiyor içimin kanamasını durdurmaya
çocukken annem yaralarıma tütün basardı
iyileşirdim
iyileşirdim ya, konunun tütünle alakası yok
annemin anneliğinden aldığım doz iyi ederdi beni

mahirin kapısındayım bu gece
sordum, artık o işler öyle yürümüyor diyor
mahirin kapısında, merdivenin üçüncü basamağında
beşinci sigarayı yakıyorum bir öncekini söndürmeden
onun annesi öleli çok oldu tanrım
sordum, eski bir fotoğraftan gayrı, hatırlamıyor gözlerini
bense annemi yarım saat önce gördüm
gözlerindeyken yarın sabaha çıkamayacağının korkusu
hangisi zor bilemiyorum tanrım
hangisi zor bilemiyorum

mahirin kapısındayım
bu gece
sanki altı aydır zifiri bu şehir
her şeyin ilacı olan zaman benim gırtlağımı sıkıyor nasırlaşmış elleriyle
bu gece
dünyanın döndüğüne beni kim inandırabilir

ben bu gece doğduğum yerdeyim
insan her şeyden kaçıyor da, olduğu şeyden kaçamıyor
öldüğü şeyden de kaçamıyor elbet
her şey olacağına varıyor
öleceğine varıyor her şey

yalvarırım demek bana göre değil tanrım
ama yalvarırım, bu karanlığın, bu hüznümün hatrına,
ıslanan yanaklarımın
yaralanmış bileklerimin,
inanılan, inanılmış, kutsanmış bütün zatların yüzü suyu hürmetine
beni al
her şeyi unutacağım bir yerde muhafaza et

beni al tanrım
anneme dokunma
benim varlığım ondan daha illet

annemin olmayışı kirletir bu dünyayı
annemin olmayışı belimi büker
annemin olmayışı
senin varlığını sekteye uğratır kendi çapımda
hala sana inanıyorken, sana sesleniyorken
beni al yanına tanrım
anneme dokunma
onun elleri senin yanına tırmanacak kadar güçlü değil

9 Kasım 2017 Perşembe

bazı geceler hiç olmadığım kadar uzaktayım kendimden
ellerimi saçlarıma götürme mesafesinde karanlık
gözlerimi kırpma mesafesinde hüzün
soluk soluğa içime çektiğim bir şeyler öldürüyor beni
bazı geceler
seven yanlarım ağrıyor
kırılıp dökülüyor bir bir, görülmeye değer yanlarım
beni tanımaya tahammül gerek
sevmeye akılsızlık
miyadı dolmuş bir tükenmez kalemden taşan mürekkep gibi
anlamsız izler bırakıyorum beyaz kağıtlara
kirlendikçe tükeniyorum, tükendikçe kirletiyorum bir şeyleri
bir kalem bile değilim üstelik
izahımın hayra yorulacak yanı yok
tekerrürler canımı acıtıyor
canımı acıtan bir şeyler de olmasa yaşadığımı unutuyorum

aşık olduğum bir kaç kadın oldu
olmadı değil
birinin yeşildi gözleri
birini okul yolunda sevmiştim
birinin saçlarını okşadım daha geçenlerde
gözlerini mısraya döksem bir kaç kütüphane olurdu birinden
biri varlığımdan haberdar değildi
birini sessiz sedasız bekledim belki üç sene

birini severken kendimi unuttum bir ara
bir ara kendimi hatırladım biriyle yastığımı paylaşırken
çok geçmedi üzerinden
belki bir kaç hafta, belki yirmi paket sigara

hatırlamak istediğim her şeyi unuttum
unutmak istediğim her şeyi hatırlıyorum
gözlerimden silip atmak istiyorum bu kırılganlığı
kaslarımda biriken laktik asit, kalbimde biriken tortular, gözlerime inen perde
yerden kalkamıyorum
bana sebep sormasınlar tanrım
bana sebep sormasınlar
o malum gün geldiğinde
geçemez de düşersem köprüden
sen de bana sebep sorma tanrım
geriye sarıp seyret hayatımı
kaç kez geçtim ben o ince köprüden
kaç kez düştüm
kaç kez düşürüldüm
seyret

bir kaç cehennemin vardır elbet
onlardan biri de benim
unutma, beni yaşarken cezalandırdın
bırak, bari orada rahat edeyim

yanına kafa dinlemeye geleceğim bir ağustos gecesi
veya sisli bir eylül akşamı
ocağın ortasında veyahut
tanrım, rahatsız oluyorum
şu çığlıkları biraz kısabilir miyiz?
şunlara bir şey söyler misin
ben de yandım, ama bir kez duydular mı çığlıklarımı
cehennemde bile değildim üstelik

bütün orospu çocuklarını yanıma alıp infilak etmek istiyorum bir gece kendimi
ama dünyanın tamamının benimle gelmesinden korkuyorum


tanrım, lütfen saçlarımı okşar mısın?
bazı geceler sana ihtiyacım oluyor
kulunum ya ben senin
beni biraz hatırlar mısın?