2 Kasım 2016 Çarşamba

gaseyan



beni yaşıyor gösteren bütün aynaları parçalıyorum
bu kan revan ellerimle
parçalanmış her şey, parçalanmış
ve
planlanmış bir cinnet değil bu
ölümüme bir kaç kez şahit oldum
cesetleri bileğimle temizledim yanaklarımdan
ustalar değil, acemiler ölemiyor buralarda
boynumdaki jileti kazağımın içinde saklıyorum
kırmızı, katran
ölsen belli etmeyecek türden hani
hazırlıklıyım
cesedime yakışacak sekilde giyiniyorum epeydir
ayıplarlar çünkü
insan asıl ölürken yakışıklı görünmeli
bir yeri nasıl terkedersen öyle hatırlanırsın
nasıl hatırlanıyorsan öyle yaşamış sayarlar

eskimiş kumandalar gibiyim bu koltukta
oda var, televizyon var
kimse benim için kavga etmiyor
birileri gelip dizlerine vuruyor eski bir alışkanlıkla
anlayamıyorum

yirmi üç gün oldu
ölüme benzer bir şeyler fısıldıyorlar duvarların ardından
anladığım bir dil değil bu
bilmediğim lisanlarda yakıyorlar ağıtlarımı
coğrafi haritalarda elimle gösteremeyeceğim yerlere dökülüyor içim
belki niyagara belki bil nehri
neredeyim,
emin değilim

hastalıklı bir köpek gibi uzanıyorum yerlere
haber değeri taşımıyorum
yaşasam da, ölsem de
hastalıklı bir köpeği baska bir köpek bile umursamıyor
iyileşmek bunu gerektiriyormuş
görmezden gelmek dedikleri bu
sanıyorum


kaybetmekten korktuğum bir şeylerin salası okunuyor zamansız
cami avlularında uyanıyorum rüyalardan soluk soluğa
çocuklar taşlıyor pencerelerimi, kırılmıyorum
bir kadın geçerken yanımdan, kendi silüetini görüyor bedenimde
kaşları çatılıyor,
paramparça oluyorum

nefes alamadığım yerleri gösteriyorlar yaşa diye
ne garip insanoğlu
ölmeden önce derin bir nefes almak için, soluksuz çalışıyor ömür boyu

kanıyorum
kanıyorum
kanıyorum
kağıtlara dökülüyorum
geçer diyorlar
kanıyorum
geçmiyor

tren rayları geciyor zihnimden
yolculuklar geçiyor
düşüyorum
uçmak sayıyorlar bunu
normaldir, uçmanın bedeli yerle bir olmak diyorlar
ulan düşüyorum
diyemiyorum

korkularımı kontrol edemiyorum
bazen değil
kontrolden çıkıyorum
direksiyonu çevirecek gücüm de var
yoldan çıkmak hoşuma gidiyor
yalan değil
bir kadını öpüyorum boynundan
bir kadını daha öpüyorum
çıkmak istemiyorum koynundan birinin
karanlığım
bir kadınla olmak aydınlanmaya yetmiyor
- bu dediğim yalan da olabilir

yeni bir umut doğuruyorum
güneş doğmadan
karanlığa üç kez adını fısıldıyorum
-gaseyan
-gaseyan
-gaseyan

haykırmak istediğim dillerde susuyor
yaşamak istediğim yerlerde ölüyorum
kendimi suçluyorum eski bir alışkanlıkla
insan öyle kolay çıkamıyor
bir kez umutla girdiği kapıdan

-kapı da kapıymış ha

dizlerim ağrıyor, çok koşmuşluktan
hiçbir yere varamıyorum
zihnim bulanıyor
kokuşmuşluktan

geçitler uzanıyor çocukluğumdan cesedime doğru
eskiyorum
yaşlanmıyorum

afili acılar çekiyorum, afili sancılar
parmakla gösteriyorlar beni
uzaktayken güzel bir manzara bedenim
yakınlaşınca
üzerine basılmış bir salyangoz kadar çirkinim

yamulmus bir çivi gibi
bir şeyler bir yerlerde tutunsun diye eğiliyorum
tanrıyla konuştum geçen
amacının dışında kullanmasınlar beni
geriliyorum

bir yanlış üç doğruyu götürüyor
hiçbir şey kuralına uygun değil buralarda
ve
ölüler çürümeden gömülmüyor


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder