ben, kendi düzenine baş kaldırmış bir asi gibi yürüyorum ruhumun kaldırımlarında
değiştirilecek her şeyi değiştirmiş,
yürünecek her yolu yürümüş,
tanınacak tüm insanları tanımış,
tüm kapıları zorlamış,
tüm hamlelerini kullanmış
yine de bir çözüme ulaşamamış bir adamın yılgın bedeniyle varım bu şehrin sokaklarında
kendim kadar varım
kendime kadar varım
yumruklarını hep kendine doğru sıkmış bir çocuğun
elinden kaçırdığı uçurtmasının tellere takıldığını görmesi gibi bakıyorum geçmişime
hangi rüzgar aldı beni,
hangi çocuk elinden kaçırdı
hangi tele takıldım
kim kurtaracak beni buradan
ya da kurtaracak mı
en önemlisi ben kurtarılmaya değer miyim
hem
işlevini tamamlamış bir uçurtmayı kim yeniden göklere çıkartmayı dener ki
boş hayal benimkisi
farkında olmadan
bir gün son kez ısırdık o salçalı ekmeği
bir akşam son kez kapıyı vurarak girdik gecekondu evimizin kapısından
bir gün son kez söyleyemedik sevdiğimiz kızlara onları sevdiğimizi
bir gün son kez öptük annemizin yanaklarından
bir gün son kez itiraz ettik üst auttan giden o topun gol olmayışına
hiçbirinin son kez olduğunu bilmeden
zaten inşan,
bir sonu olduğunu unutmasa
yaşamın en ufak bir parçasını bile bırakır mıydı elinden?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder